Dün, Türk Sanat Müziği'nin unutulmaz ismi Zeki Müren'in, nam-ı diğer Sanat Güneşimiz'in 17.ölüm yıl dönümüydü. 24 Eylül 1996 günü TRT İzmir Televizyonu'nun kendisi için düzenlediği program sırasında, elinde ilk kez sahneye çıktığında kullandığı mikrofonuyla hayata veda etti Zeki Müren. Bence muhteşem bir veda idi. Böylesine farklı bir sanatçı için anlamlı bir veda... Son yıllarda Bodrum halkı dışında kimse göremez olmuştu kendisini. Sahnelerden, televizyondan uzaklaşmıştı. Herkes merak ediyordu neler yaptığını, günlerini nasıl geçirdiğini. Çok net hatırlıyorum "çok şişmanlamış o yüzden görünmüyormuş" söylentileri dolaşıyordu ortalıkta. Halbuki kalp problemi vardı Zeki Müren Paşa'nın (bir başka lakap daha). Yani kilo almasını kafaya taktığını sanmıyorum. O son programa çıkmayı kabul ettiğine göre...
Evet... Yıllar sonra televizyona çıkması için ikna edildi. Tüm Türkiye görmek istiyordu kendisini. O program sırasında öyle heyecanlandı ki kalbine yenik düştü. Ne kadar üzüldüğümü, "keşke gitmeseydi" dediğimi çok iyi hatırlıyorum.
Zeki Müren, belli yaşlardaki insanlar için çok çok önemlidir. Bizimki gibi muhafazakar bir toplum içerisinde çizmiş olduğu farklı tarza rağmen sonsuz saygı görmüştür. Ve ben bayılıyorum böyle insanlara. "Belli yaşlardaki insanlar" dedim ama aslında sanırım öyle değil. Sanırım Zeki Müren her devirde etkileyen bir insan. Bir arkadaşımın oğlunun, hiç görmediği halde Müren'e hayran olduğu, durmadan şarkılarını dinlediği geldi aklıma. Çocuk o zamanlar 10-11 yaşlarındaydı. Yıldızlık böyle bir şey sanırım.
Sanat Güneşi, son yıllarını Bodrum'da geçirdi. Bodrumlular için gerçekten önemli bir isim. Bizzat anılarını dinlemişliğim vardır uzun yıllardır orada yaşayan tanıdıklardan. Zeki Müren'in Bodrum'u bugünlerde güzel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sanatçının 17.ölüm yıl dönümü nedeniyle Bodrum Sualtı Arkeoloji Müzesi'nde "Bir Demet Zeki Müren" isimli bir fotoğraf sergisi düzenlenmiş. Medyadan takip ettiğime göre çok fazla kişi tarafından ziyaret edilmiş bu sergi. Sanatçının şarkıları eşliğinde, 140 fotoğraf Zeki Müren hayranlarıyla buluşmuş. Çok da iyi olmuş. Sergi 30 Eylül'e kadar sürecekmiş. Hala Bodrum'da olanlar, yazı bitirmeyenler varsa bir uğrasın derim. Ben olsam uğrardım:) O sergiden çıkıp, bir de Zeki Müren Müzesi'ne uğrasınlar hatta.
Zeki Müren Müzesi'ni geçtiğimiz Mayıs ayında ziyaret ettim ve yazacağımdan da bahsetmiştim. Fakat gezi olayları nedeniyle unutup gitmiştim. Dün, Paşa'nın ölüm yıl dönümü idi madem... Ben derim ki... Müze'den fotoğraflarla bir kez daha anmış olalım kendisini.
Sanatçının Bodrum'da yaşadığı ev, Zeki Müren Müzesi olarak düzenlenmiş. Pazartesi günleri kapalı olan müzeye giriş 3 lira. (Kumbahçe Mevkii)
Nedense "Zeki Müren" deyince, evi de çok şaşaalı olurmuş gibi geliyor insana. Fakat öyle değil. Oldukça sade eşyalarla döşenmiş, sade bir ev. Tipik, beyaz, Bodrum evi...
İşte salon... Atatürk resmiyle, gramofonuyla, daktilosuyla, nazarlığıyla, kilimleriyle...
Mutfak... Çok sade, ufak... (Fotoğraflar iyi değil. Sanırım ışıktan dolayı hiç iyi çıkmadılar).
Yatak odası...
Duvarlarda Zeki Müren'in fotoğrafları...
Zeki Müren Maksim'de...
Hayranlardan gelen mektuplar, resimler camekanlar içerisinde...
Zeki Müren ödülsüz olur mu? Çok fazla ödül sergilenmiş. Gazetelerden, radyolardan tutun da Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kadar her yerden ödüller, nişanlar...
Kişisel eşyalar... Kişi müzelerinde en sevdiğim objeler... Çok duygulanıyorum söz konusu kişinin kullandığı eşyaları görünce:(
Hoş bir köşe... Ve yıllar öncesinden hoş bir fotoğraf...
Zeki Müren, İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi yani şimdiki ismiyle Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Yüksek Süsleme Bölümü mezunu. Dolayısıyla çok sayıda resim ve desen çalışması varmış. Kimini sergilemiş bir zamanlar. Müzenin duvarlarında da bu çalışmalardan örnekler yer alıyor. Sulu boya, guaj çalışmış genelde. Yağlı boya göremedim ben. Desenlerinin isimleri çok ilgimi çekti. Tam kendisinin naif tavrına uygun isimler. Ve tabii bir de şairane tarafına... Bazı isimleri not almıştım. Mesela: Çiçekler Hep Çilelidir, Sindirella'nın Perdesi, Her Sabah Ağlarım, Mecnun'a Öğüt, Hani Okyanuslar Uçsuz Bucaksızdı?, Göğsüne Leylak Takma Dedim... Muhteşem değil mi? Sanatçının 300'den fazla bestesi ve çok sayıda şiirinin olduğunu da hatırlatırım.
Ve tabii kostümler... Birbirinden iddialı kostümler... Çocukluğumda televizyonda veya gazetelerde gördüğümde bakakaldığım kostümler. Çoğunu kendi elleriyle, hayal gücüyle tasarladığı birbirinden renkli, pırıl pırıl kostümler... Hatırlayacaksınız.
Ve takılar... Daha doğrusu takıların bir bölümü.
Plaklar... 600'den fazla plak ve kaseti varmış Sanat Güneşi'nin...
Bu da Zeki Müren'in izlediği Bodrum manzarası...
Bahçede sergilenen arabası... 1976 Model Buick Regal.
Elinde mikrofonu, şarkı söyleyen Zeki Müren... Bodrum manzarasına hakim bir şekilde bahçede yer alan heykelin sanatçısı Tankut Öktem...
Girişteki plaket... Zeki Müren, servetini TSK Mehmetçik Vakfı'na ve Türk Eğitim Vakfı'na bağışlamış. Bağışı sayesinde yüzlerce çocuk eğitimine devam edebilmiş ve 2002 yılında Mehmetçik Vakfı ve TEV, Bursa'da Zeki Müren'in adına bir Güzel Sanatlar Lisesi yaptırmışlar. Helal olsun diyorum.
"Sevgi dolu bir dünyam var... Dört yanımda tüm insanlar... Dünya malı neye yarar?... Dostluklarla yaşıyorum..." Bu şarkıyı döndüre döndüre dinlediğimi hatırlıyorum:) Kasetten tabii:) Kaç yaşındaydım? 13-15? O civarlardaydı sanırım.
Galiba yaşlanıyorum. Bugünlerde çok fazla "çocukluğumun şarkıcısı, çocukluğumun prensesi, çocukluğumun falanı, filanı" demeye başladım:) Ama insan çok özlüyor eski şarkıları, şarkıcıları, oyuncuları, çizgi filmleri, filmleri... Ve her o eski zamandan biri eksildiğinde ya da eksildiği tarih geldiğinde çocukluktan, gençlikten biraz daha uzaklaştığını hissediyor:(
Neyse...
Eğer isterseniz, Bodrum'a gittiğinizde ziyaret edebilirsiniz diyecektim...
No comments:
Post a Comment