Friday, February 10, 2012

Acemi CaDı'dan Örgü Poşetlikler








                      Ortada olan eflatun renkli poşetliği Bandırma'dan henüs yeni evliyken 5 tl.ye aldım.. Kumaşının saten, çiçek desenli oluşu, düzgün duruşu hoşuma gittiği için almıştım.. Sonra günün birinde  anneciğim keşke biz de alsaydık vakti zamanında bu poşetlikten çok güzelmiş dedi.. O sıra konu komşu sakallı iplerden sonradan göz, burun, ağız (kedi malzemesi diye aldıkları) şeylerden yapıştırarak poşetlikler örüyorlardı. Birden neden olmasın diye düşündüm "kaç yıl sonra nerden bulurum aynı poşetlikten" deyip örmeye karar verdim.. Bizim yüncü dükkanına girdim ve rasgele bir ip seçtim (markası Canandı,, 5 no: şiş kullandım). Ne yapayım ben örgüden anlamaz Aceminin de acemisi bir CaDıydıM o sıra.
          Örgü şişime 70 ilmek dizerek örmeye koyuldum.. Herhangi bir plan yapmadan çizmeden hasbil kader ne çıkarsa meydana ilmekleri önce arttırdım sonra belli aralıklarla 100 ilmek civarı kalana dek, sırayı örerken aralardan eksilterek ördüm. 100 ilmeği 50 civarı eksilttim ve etek kısmını bitirmiş oldum.. Önemli olan eteği kocaman; bebeğe uygun bir elbise örmek ve sonuç ortada.. Pembe poşetliği Anneme, Sarı poşetliği de Arkadaşıma hediye ettim.. Şimdi ikisi de mutfaklarında kullanıyorlar..








       Ev sahibim kızını evlendireceği zaman benden bir poşetlik örmemi rica etti (daha doğrusu ben sordum eksikleri var mı diye, o da poşetlik istedi). Ama O bebekli ya da gözü, burnu olan bir şey istemesiği için elimde olan beyaz ve kristal iplerle öylesine bir poşetlik uyduruverdim..





      Bunu dümdüz, aralarına bir arttırma bir kesme ile delikler dizerek ördüm. İki ponpon yapıp üzerini süsledim. Altına( lastkli kısıma) ve üstüne(ponponları bağladığım yere) yol üstü yanından geçtiğim tuhafiyeden gümüş renkli kurdele(ipek kurdeleler gibi) alıp fiyonklar bağladım.. İşte o zaman gümüş renk bembeyaz olan poşetliğe biraz hareket kattı..





       O zamanlar seri üretim gibi bir çok kişinin ördüğü poşetliklerden örmeyip de kendi keyfimce bir şeyler uydurmaya başlayınca bu işten hoşlanmaya başladım. Baktım ki pek çok arkadaş nette bloglar yazıp duruyorlar ben de onlara o zaman katılmaya kar verdim. İyi ki de yazmaya başlamışım.. Boş vakitlerimi bir şeylerle değerlendirirken, bağzen de bir şeylere üzüldüğümde (talkıldığımda) yazılarımı yazarken olumsuz her düşünceden sıyrılıyor kendimi daha rahat hissediyorum.. Sanki bir nevi terapi gibi...


         


         Evet,, bu gün de sözün bittiği yere geldik. O vakit ne diyoruz?? Şimdiliiik..........









No comments:

Post a Comment