DUA-CİN--BÜYÜ-TILSIM-SİHİR-NAZAR-MUSKA-YILDIZNAME-HALÜSÜNASYON-DUA NEDİR-TILSIM NEDİR-TILSIM ÇEŞİTLERİ-BÜYÜ NEDİR-BÜYÜ ÇEŞİTLERİ-SİHİR NEDİR-SİHİR ÇEŞİTLERİ-BATIL İNANIŞLAR-CİN MUSALLATI NEDİR-DİNİMİZ İSLAM-ŞİFALI BİTKİLER-SAĞLIKLI YAŞAM-ASTROLOJİ-GİZEMLİ İLİMLER-İSLAMDA BÜYÜ-DEFİNE-DEFİNECİLİK-DEFİNEDE BÜYÜ VE TILSIM-CİNLER VE GİZEMLER HAKKINDA BİLGİLENDİRME SİTESİ...
BULUNMUŞ DEFİNELER [table][tr][td] [/td] [td]
Definenin bir kısmı bulunduğu durumda
Beçin, Milas ilçe merkezine 6 km. uzaklıkta deniz seviyesinden yaklaşık 200 m. yükseklikte bir örenyeridir. İç kalenin bulunduğu yerin antik dönemde Zeus Karios tapınağı olduğu düşünülmektedir. Anadolu Selçukluları’nın 1243’de Kösedağ’da uğradığı yenilgiden sonra uç beyleri üzerindeki gücünü kaybetmesi ile 1260’lı yıllarda Batı Anadolu’nun bir kısmına hakim olarak kurulan Menteşe Beyliği döneminde bir süre bu beyliğin başkenti olmuş ve hem siyasi hem de ekonomik anlamda bölgede önemli bir rol oynamıştır. 1390/91 yılında Osmanlılar bölgeyi fethetmiş, ancak 1402 yılında yapılan Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinden sonra, bölge Menteşe Beyliği’ne geri verilmiş, 1426 yılında ise tamamen Osmanlı hâkimiyetine geçmiştir. Menteşe Beyliği döneminde büyük bir güç ve önemi olan şehir definenin toprak altına gömüldüğü 17.yüzyıl başında küçük bir yerleşimdir.
Şehirde, ayakta kalabilmiş önemli yapılar arasında Menteşe Beyi Ahmet Gazi Medresesi (1375), Menteşe Beyi Orhan zamanında 1330’lu yıllarda yaptırılan Orhan Bey Camisi, çoğunluğu 14. ve 15. yüzyıla tarihlenen hamam, türbe, zaviye gibi eserler bulunmakta olup bu mimari eserler şehre, iyi korunabilmiş bir ortaçağ şehri görünümü kazandırmaktadır.
Beçin Definesi’nin bulunduğu yapı ise Orhan Bey Camisi’nin yanında olup sadece duvarlarının bir kısmı günümüze ulaşmıştır. Yapı kazı ekibi tarafından, bu kadar çok paranın bir arada olmasının vergi geliri olabileceği düşüncesinden yola çıkarak “Mültezim Evi” olarak adlandırılmıştır. Define, bu evin girişinin solundaki odada, başlangıç kodunun yaklaşık 50 cm. altında üç grup halinde bulunmuş, bir kısmı çıkan yangın sonucu erimiş büyük külçeler halinde ele geçmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------
Kudüs'te yapılan kazılarda Bizans İmparatoru Herakliyus dönemine ait altın paralar bulundu.
Arkeoloji uzmanları kazılarda Kudüs'ün antik duvarları yakınındaki araba parkının altında 1300 yıllık define buldu.
İsrail Antikalar İdaresinden arkeologlar, yedinci yüzyıla ait bir binanın enkazından 265 adet madeni para bulunduğunu ve paralarınn Bizans dönemine ait olduğunu bildirdiler.
Defineyi pazar günü büyük bir kayanın altında bulunan İngiliz arkeolog Nadine Ross, "Çanak çömlek bulduk. Cam bulduk. Fakat böyle bir şey bulmamıştık. Çok heyecan verici." dedi.
Açık sarı rengindeki madeni paralar Milattan sonra 610 ile 641 yılları arasında hüküm süren Bizans İmparatoru Herakliyus dönemine ait. Paraların bir yüzünde askeri elbisesi içinde Herakliyus, diğer yüzünde ise haç bulunuyor.
Arkeologlar paraların Milattan sonra 614'te Perslerin Kudüs'ü ele geçirmesinden önce Herakliyus'un tahta çıktığı ilk yıllarda basıldığını belirttiler.
Site direktörleri Doron Ben Ami ve Yana Tchekhanovets yaptıkları açıklamada, "Definenin yakınında çömlek bulunmadığından, definenin binadaki duvarlardan birinin içindeki gizli bir hücreye konulduğunu düşünüyoruz" dedi.
--------------------------------------------------------------------------------
Metal dedektörüyle altın arayan 60 yaşındaki İngiliz, bir tarlada birkaç metal para buldu. ancak karanlık olduğu için ertesi gün devam etmek üzere kazıya ara verdi. Akşam eve gittiğinde arkadaşına telefon edip olayı anlattı ve “gel bana katıl beraber çıkartalım birşey bulursak sana da pay veririm” dedi. İkili sabah saatlerinde bölgeye geri dönüp aramaya başladığında altın dolu bir küp buldu ve içinden tam 750 bin dolar değerinde 61 yılına ait 800 adet altın para çıktı. Şimdi iki defineci davalık oldu. Sonradan katılan kişi definenin yarısını istiyor. 60 yaşındaki adam ise, “Ben buldum hepsi benim sana istediğim kadarını veririm” diyor. Uzmanlar bulunan paraları incelediklerinde bunun 1849 yılından bu yana bulunan en büyük define olduğunu açıkladı. 15 yıllık iki arkadş şimdi birbiriyle konuşmuyor. Sadece mahkemede karşı karşıya geliyorlar.
--------------------------------------------------------------------------------
KUMLUCA DEFİNESİ CORYDELLA
Şehir Antalyada ,Kumluca'nın batısındaki ve ilçe merkezine 1 km. uzaklıktaki iki tepe üzerinde kurulmuş.Bugün toprak üstünde yalnızca şehre su getiren aguaduktur kalıntıları seçilebilmektedir.Diğer eserler yok edilmiştir.Kent özellikle Bizans ve geç Bizans devirlerinde gelişme göstermiştir.Fakir bir köylü kadının keçisinin ayağına bir zincirin takılması ile ortaya çıkan ve "Kumluca Definesi" diye tanınan define bu ören yerinde çıkmıştır.Ne yazık ki çok değerli altın ve gümüş eşyalardan oluşan definenin büyük bir kısmı Amerika'ya kaçırılmış, çok az bir kısmı Antalya Müzesi'nde sergilenmiştir.
--------------------------------------------------------------------------------
İNCİPINAR DEFİNESİ 1983 yılı başlarında Muğla'ya bağlı Göktepe Köyü'nün İncilipınar yöresinde Toprak-Su hafriyatı sırasında ele geçen bu define 202 adet Roma follis'inden oluşmaktadır. Görünüşleri, hafif yeşil bir oksidasyon tabakasıyla kaplı, temiz sikkelerdir. Ön ve arka yüz yazılarıyla, figürler rahatlıkla seçilebilmektedir. Definedeki sikkeler incelenip tasnif edildiğinde Diocletianus ile Constantinus I'in saltanatları arasındaki devri kapsayan imparator, imparatoriçe ve Caesar'lar kronolojik olarak şöyle sıralanıyor:
Diocletianus (284-305)
Maximianus Hercül (286-305)
Constantius I Chlorus (292-306)
Galerius Maximianus (292-311)
Valeria (315 ölümü)
Severus II (305-307)
Maximinus II Daia (308-313)
Licinius I (307-323)
Constantinus I (306-337)
--------------------------------------------------------------------------------
KARGAMIŞ DEFİNESİ Bir köylünün 1995’te bulduğu 3 bin sikkelik Karkamış Definesi’nde 13 adet son derece değerli olan "dekadrahmi" bulunuyordu. Defineyi Hikmet Gül adlı kişi, ünlü kaçakçı Fuat Üzülmez’le birlikte yurtdışına kaçırdı ve çok zengin oldu. Dekadrahmilerden 2 tanesi Atina Para Müzesi’nde.
1995 yılında Gaziantep’e bağlı Karkamış’da bir köylü tarafından bulunan 3000 sikke ile her biri bugünkü piyasada 1 milyon dolara giden nadir Atina "dekadrahmi"sinden (10 drahmi) en az 13’ünün yurtdışına kaçırıldığı ve iki Atina dekadrahmisinin şu anda Atina’daki Nümizmatik Müzesi’nde olduğu ileri sürüldü.
Bir hafta önce çıkan kitabında Türkiye’den kaçırılan sikkelerin dünyada kimlere satıldığını açıklayan Hollandalı araştırmacı yazar Arthur Brand (37), Hürriyet’e "Karkamış Definesi, Elmalı Definesi’nden daha kıymetli ve daha önemli. Karkamış Definesi’nde çok nadir Atina dekadrahmisinden (10 drahmi) en az 13 tane var. Bunları Türkiye’den dışarı kaçıran Hikmet Gül çok zengin oldu ama son birkaç aydır ortalardan kayboldu" dedi.
Hikmet Gül’ün defineyi bulan köylünün akrabası olduğu öğrenildi. Arthur Brand, defineye "Kuzey Halep Definesi" kod adını takan Hikmet Gül’ün 1984’te bulunan Elmalı Definesi’ni yurtdışında pazarlayan ve Münih’te yaşayan Fuat Üzülmez ile temasa geçtiğini belirtti. Brand, Elmalı sikkeleriyle başı derde giren Fuat Üzülmez’in Karkamış Definesi ile ikinci bir kumar daha oynadığını söyledi. Karkamış Definesi’nde MÖ 5. asıra ait 3 bin sikke dışında, çok kıymetli 13-15 Atina dekadrahmisi ve nadir rastlanan sikkeler dikkat çekiyor.
50 milyon dolar
Daha önce dünyada 3 tane bulunan Aineia Tetradrahmi’nin dördüncüsünün Karkamış sikkeleri arasında olduğunu vurgulayan Arthur Brand şöyle konuştu: "Türkiye’den kaçırılan bu defineye o zaman 15 milyon dolar değer biçildi, ama şimdiki değeri en az 50 milyon dolar. Karkamış Definesi’nde her biri 1 milyon dolar eden 13 tane dekadrahmi var. Benim kaynaklarım ise Türkiye’den kaçırılan bu definede 15 tane dekadrahmi olduğunu söylüyor. Bu dekdrahmilerden 1984’de Elmalı Definesi bulunana kadar dünyada 13 tane, Elmalı Hazinesi’yle birlikte 27 tane vardı. Karkamış Definesi’le dünyadaki dekadrahmi sayısı şimdi 42’ye çıktı. Ayrıca definedeki 3 bin sikke arasındaki Kıbrıs sikkeleri çok kıymetli."
1995 yılında Hikmet Gül’ün temasa geçtiği Fuat Üzülmez’in ilk 800 sikkeyi 1.5 milyon dolara satın aldığına dikkat çeken Hollandalı araştırmacı, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "İkinci parti Türkiye’deki kaçakçılara 2.5 milyon dolara teklif edildi ama kimse bu kadar parayı çıkartamayınca Hikmet Gül tekrar Fuat Üzülmez’e başvurdu. Birlikte sikkeleri Russo, Bank Leu, Tkalec, Harlan J. Berk, Goldberg, Freeman and Sear, CNG gibi müzayede firmalarına sattılar. Şimdi bile Karkamış Sikkeleri, bu firmaların kataloglarında yer alıyor. Birkaç dekadrahmi ile bazı sikkelerin hala Hikmet Gül’ün elinde olduğunu ve bunları satmaya çalıştığını biliyoruz."
--------------------------------------------------------------------------------
YÜZYILIN DEFİNESİ
ELMALI SİKKELERİ Elmalı Sikkeleri'nin Tarihçesi
M.Ö. V. Yüzyılda Perslerin Yunanistan'ı istila etmelerinden sonra Atina Şehir Devleti'nin önderliğinde Akdeniz çevresi şehirlerinden oluşan bir birlik kurulmuştu (Atik - Delos Deniz Birliği). Birliğin bir merkezi ve bir bütçesi vardı. Her ülke kendi bastığı gümüş sikkeden kendi gücü oranında katkıda bulunuyordu.
1984 yılında Antalya'nın Elmalı İlçesi'nde kaçak kazılar sonucu bulunan yüzyılın definesi Elmalı Sikkeleri o bölgede bulunan bütün şehir devletlerinin paralarını içeriyordu. Yaklaşık 1900 adet sikkenin binden fazlası ise Likya bölgesindeki şehir devletlerinin parası idi ve içlerinde şimdiye kadar bilinmeyen hanedanların sikkeleri de vardı.
Söz konusu sikkelere yüzyılın definesi denmesinin en önemli nedeni; Yunanlılar Persleri yendikleri için bir anı parası çıkarmışlardı. Normal olarak o zaman para birimi bir drahmi, en fazla 4 drahmi iken anma nedeniyle 10 drahmilik para çıkarılmıştı (10 drahmilik para = Dekadrahmi).
Bu sikkeler çok az sayıda basılmıştı ve 1984 yılına kadar dünyada sadece 13 tanesinin varlığı bilinmekte idi. Elmalı Definesi'nde ise bunlardan 14 tane bulunmaktaydı.
Elmalı Definesi'nin bulunmasıyla insanlık tarihinin bilinmeyen önemli bir bölümü aydınlanmış ve dünyada bilinen Dekadrahmi sayısı iki katına çıkmıştır.
--------------------------------------------------------------------------------
KARUN HAZİNELERİ
UŞAK KARUN HAZİNELERİ Uşak ili'nin 25 km batısında, Uşak-İzmir Devlet Karayolu üzerinde yer alan Güre köyü'nün kuzeyindeki Hermos(Gediz) Nehri'nîn suladığı dar ovanın yakınlarında Lidya ve Greko-Pers(IVI.Ö. 6. yy.) tümülüsleri bulunmaktadır.
1965 yılında bu alandaki soygunlar, TOPTEPE Tümülüsü'nün kaçak kazısıyla başlamıştır. Kaçak kazıları gerçekleştirenlerin ifadesine göre;mezar odasına girildiğinde, yerdeki bir gümüş testi ile çok sayıda mermer alabastron tavandan düşen bir hatıl nedeniyle tahrip olmasına karşın, hazinenin büyük bölümü ölünün yatırıldığı kline üzerinde bir tutam saç ve toz haline gelmiş kemiklerle birlikte bulunmuştur.
Bu odada bulunan;
1. İnsan kulplu gümüş oinochoe,
2. Sfenksi! ve altın başlı tutamaktı kepçe,
3. Tamamı altın, sallanınca ses veren makara,
4. Altından yapılmış içleri boş, iğneli altın küpe,
5. Aynı tip ancak daha küçük boyutta iğneli küpe
6. Sallamalı, altından yapılmış kanatlı at şeklinde broş,
7. Meşe palamutu sallamalı altın ve renkli taştan yapılma kolye,
8. Akik ve taştan yapılmış geometrik şekilli kolye,
9. Mavi renkli camdan yapılmış uçları, aplike arslanbaşı şeklinde bir çift bilezik,
10. Uçları taş boncuklu püskül şeklinde altın gerdanlık, kaçakçılar tarafından alınmıştır.
Toptepe Tiimiilüs buluntuları aracılar yardımıyla, eski eser kaçakçılığıyla örgütlü bir biçimde uğraşan alıcılara satılmıştır.
1966 yılında Gure'de ikinci bir soygun yaşanmıştır. Güre Köyii'nün yakınında yer alan, yörede ikizce olarak adlandırılan İHİZTEPE Tümülüsü'nün batı yamacımla düzgün bir mermer blok, bir köylü taralından bulunur. Bu ipucunu değerlendiren ve bir yıl önceki soygunu bilen kaçakçılar Ikiztepe'de kaçak kazıya başlarlar. Bir türlü mezar odasına ulaşamayan kaçak kazı ekibi yeni katılanlarla, sonunda yeri bulunan mezar odasının tavanım barutla patlatarak içeri girmiştir. Ancak bir süre sonra paylaşımda haksızlığa uğradığını düşünen bîr kişi durumu jandarmaya ihbar etmiştir.
Güvenlik makamlarınca sürdürülen operasyonlarda bazı eserler ele geçirilmişse de,kaçmayı başaran bir kişi, elindeki eserlerin tümünü, Toptepe Tümülüs buluntularını satın alan aynı kişiye ulaştırmayı başarmıştır.
Operasyonlarda yakalanan kişiler çeşitli cezalara çarptırılırlar. Ama olaylar yatıştıktan sonra Ikiztepe'de Gürelilerce yapılan kaçak kazı sonucunda ikinci mezar odasına da ulaşılır. Ancak, mezar hiçbir buluntuyu içermemektedir. Kaçakçılar eserlerin, kline içinde olabileceğini düşünerek hırsa kapılmış ve klineyi parçalamışlardır. Bu klinenin bir parçası bir köy evinin duvarında yapı elemanı olarak görülebilir.
Daha sonra ise, aynı yöredeki bir başka tümülüs - Aktepe l'in mezar odası, avlanmakta olan köylülerce bulunmuştur. Tumülüste bulunan kırmızı, mavi, siyah ve yeşil renkteki duvar resimleri, bezemeli kline ayakları keskilerle parçalanarak satılmak üzere İzmir'e gönderilmiştir. Mezar odasının arka duvarı da, dana sonra üzerine sahte resimler yapılarak parçalanmış ve antikacılara'satılmıştır. Sahte duvar resimlerinin satıldığının duyulması üzerine Aktepe l Tümülüsü'nün dromosuna ulaşılarak mezar odasının giriş kapısının iki yanında yer alan boyalı ve volütlü parçalar yerinden çıkarılmaya çalışılır. Bunlardan biri 1987 yılına kadar üç kaçakçı taralından saklanmış, diğeri ise kırıldığından yerinde bırakılmıştır.
Ekim 1993 de, 60'lı yıllarda kaçak kazılarla edinilen 363 eserin ülkemize iadesi sağlanmıştır.