Thursday, February 27, 2014

Firmoo.com'dan Gözlük Hediye!



firmoo com dan gozluk hediye 1


  


Firmoo.com'dan bana hediye edilen gözlüğümü blogda paylaşmış ve blog izleyicilerime de bir sürprizim olduğunu  söylemiştim:))






Ve ilgili sürpriz bugün blogdaki yerini aldı:)






İzleyicilerimdem 1 kişi Firmoo.com'un klasik seride yer alan gözlüklerinden istediği bir modelin sahibi olucak. Tabi ki gönderim masrafları da bu hediyeye dahil olucak.

1.5 dereceye kadar gözlük camı da hediyeye dahil olucak.


Ayrıca 5 kişi de yine klasik seride yer alan gözlükler üzerinden %50 'lik bir indirimin sahibi olucak.Yine gönderim masraflarından muaf olarak.






Klasik serideki linkte bir kaç güneş gözlüğü modeli de yer alıyor.






firmoo com dan gozluk hediye 2



Çekiliş şartlarımız ise;






-Bloğumun (GFC ile) izleyicisi olup ,Firmoo.com'un klasik seride yer alan beğendiğiniz gözlüklerden birinin URL'sini  yada kodunu bu postun altına bırakmanız.






Örnek:  http://www.firmoo.com/eyeglasses-p-2075.html#3359






-İkinci şart ise Firmoo.com'un facebook sayfasını beğenmeniz.






 







firmoo com dan gozluk hediye 3










Çekilişimiz 1 hafta sürelidir.






Bol şans herkese:)










*Çekilişe mail adreslerinizle beraber face kullanıcı adlarınızı eklemeyi unutmayın.*

______________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________________i


firmoo com dan gozluk hediye 4






 Firmoo.com'dan beğendiği gözlüğün sahibi 12 nolu yorumun sahibi Filiz Özkan oldu:)


Tebrikler:)




%50 'lik indirim kodu kazanan 5 kişi ise;







firmoo com dan gozluk hediye 5






 Funny me,Özlem Ela Arslan,7tepe,Hazal Türkyılmaz ve Ecenin Adresi oldu.






Bu 5 kişinin içerisinde hediye kodunu kullanmak isteyenler var ise olcay.tile@gmail.com adresinden benimle iletişime geçmeleri gerekiyor.






Yeni çekilişler için takipte kalın:)






Sevgiler







Çiçek ve Kedi Sevenlere



cicek ve kedi sevenlere 1
Kedi sevenler,işte buna bayılacaksınız.


cicek ve kedi sevenlere 2












http://secondstreet.ru/blog/flower_diy/koshachi-cvetochnye-gorshki-iz-butylok.html#cut

Wednesday, February 26, 2014

şişle örgü teknikleri anlatımlı

Merhaba sevgili web sitesi takipçilerimiz. Yogun istek aldigimiz icin sizlere bugün şişle örgü teknikleri anlatımlı makalesini yayinlamaya karar verdik.

Bu makale ile alakali daha cok yazi bulabileceginiz faydali bir internet kaynagi : firkete şal nasıl oruluyor

Saturday, February 22, 2014

fıstık-örümcek şal



fistik orumcek sal 1



fistik orumcek sal 2



lif yapımı

Merhabalar degerli web sitesi ziyaretcilerimiz. Bugunku makalemiz lif yapımı.

Bu makale ile alakali daha detayli yazi gorebileceginiz degerli bir kaynak : değişik lif örnekleri

Tuesday, February 18, 2014

güçcük ipucu



güçcük ipucu





2013 En'leri.


Bu sene bayıla bayıla sevdiklerim; Duman ve Kemiğin Kızı; Karou'nun masalsı hikayesi oldu.


2013 en leri 1
Karou cosplay'i yaptım bol bol. Zaten Prag'a gitmeyi deliler gibi istiyorum, artık daha bir çok ister hale geldim. Muhtemelen oraya mavi saçlı gideceğim! Bu konsept fotoğrafla hiç beklemediğim şekilde yayınevinden yılbaşı kapsamında kitap kazandım ne sevindim. Bakalım ne gelecek çok meraklardayım.

Bu sene Kitap oburları ile harika turlar yaptık. Onlarla olmaktan öyle mutluyum ki. Oburlar turu sayesinde harika insanlarla tanıştım. Gizem'e ayrıca teşekkür etmeyi istiyorum, bloğumu harika bir hale getirdi. Benim teknoloji özürlülüğümü çekmesi cabası.


2013 en leri 2


Ve sevgili Melda'cığımın kitabı "Yağmurdan Kaçmayanların Şarkısı" beni etkileyen ikinci kitap oldu. Resmen Kuzgun Tepesindeki odamı merak ediyorum. Kuzgunum Lou ile takılırız güzel güzel. 



2013 en leri 3



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                     Bu senenin en sevdiğim iki albümü Kaptan'ın sıcacık sesi ile kış albümüm olan "Yoldan Çıkmış Şarkılar"


Sayesinde Tahta Kılıç yapacağım o olacak.






Ve Fazıl Say'ın İlk Şarkılar albümü. Serenad Bağcan'ın sesini ilk duyduğum an vuruldum koşa koşa gittim aldım. İyi ki almışım resmen arşivlik eser. Kahvelerimizin vazgeçilmezi oldu.


2013 en leri 4


Dizilerden Vikings, Game Of Thrones izledim, demirbaşlarım artık onlar. Gerçi GOT resmen piç oldu Gezi olaylarından, Red Wedding'e amaan bi yürüyün gidin Halk Tv'i açalım noluyor edasında izledik.

Friends senesi oldu benim için. Onu izleyen her kişi gibi, muhtemelen ondan sonra başka bir diziye zor alışacağım, komedi dizilerine gülümsemeyeceğim ve deliler gibi yeniden çekilecek mi diye pusuda bekleyeceğim. Şimdi 10. sezonun sonlarına doğru ilerliyorum ve üzgünüm. Bitsin ilk sezonu tekrar izlerim. Dvd'lerini mutlaka edinip, Zeyneple Friends günleri yapma planlarım var.

Filmlerden aklımda kalan çok olmadığı için Get Glue'da etiketlemeyi unuttuğumdan Smaug'a heyecan yaptım en çok.


2013 en leri 5
                                                                                                                                                                   

Bu sene enlerim bunlar idi. Bakalım seneye neler okuyup, dinleyip, izleyeceğim.

Thursday, February 13, 2014

YEMEK FIRTINASI GÜN 13.... ANNEMİN ELİ....




yemek firtinasi gun 13 annemin eli 1

Benim annem bir müzik öğretmeni (-idi şimdi emekli bir müzik öğretmeni). Yani çalışan bir anneydi. Tam zamanlı okulda ders veren bir çalışan anne.


Hep çalışan anneler anlatıyor şimdilerde; efendim şöyle zorlanıyoruz, evladımız gözümüzde tütüyor, hem ev, hem iş, hem de çocuk...Oofff dünya başımıza yıkılıyor diye... Bir de çalışan annenin çocuklarına sorun esas zorlukları, anlatsın size bir bir.


Her sabah erkenden ailecek kalkardık hafta içi. Biz üç kardeş okula; annem ve babam işlerine. Şu yaşıma geldim annemden neler neler öğrendim, ne iyilikler gördüm hepsi bir tarafa, evlendiğim günün sabahına kadar kahvaltısız bir gün evden göndermemiştir beni. İşte bir gün soracak olurlarsa bunu bile söylemem yeter annemin fedakarlığını ispatlamaya :)) Neyse, kahvaltımızı güzelce yapardık. Annem sıra ile bizleri okula hazırlar; saçımızı başımızı kurdelelerle donatır, giydirip, kuşatırdı. Sonra kendisi hazırlanır; süslenir de püslenirdi... Evden çıkardık öylece, eh tabii onca koşturmaca arasında yatakları falan örtüp düzeltmek nerede...


Öğleden sonra eve döndüğümüzde ev buzz gibi gelirdi bana, yataklar toplanmamış, sofra ortada... Halbuki evimiz sıcacıktı ama bana annem kapıyı açmayınca öyle gelirdi işte. Okulda kızlar anlatırdı eve gittik annem kek yapmış falan da filan diye... Ben de bunları duyunca öksüz, yetim gibi boynumu bükerdim... Eve gidince ev sıcacık anne koksun, mis gibi yemek koksun isterdim... Ama bizim için büyük nimet sömestre tatiliydi. Annem de tatilde olduğu için çok güzel vakit geçirirdik. Hele bir de kar yağarsa tatil boyunca dördümüz de çocuklaşır sokaklarda kar topu oynardık. Eve dönünce de beraber değişik bir şeyler denerdik mutfakta. İşte o günlerde yaptığımız bir tatlıydı mozaik pasta...


MOZAİK PASTA


Malzemeler:


400 gr bisküvi (petibör, finger ya da yulaflı)

150 ml süt (1,5 su bardağı)

40 gr toz şeker (1 kahve fincanı)

30 gr kakao (2 yemek kaşığı)

100 gr tereyağı

50 gr zeytinyağı (1 kahve fincanı)

limon aroması (evde limon olmadığı için Dr.Oetker'in limon esansını kullandım)

1 avuç iri parçalı ceviz içi


Hazırlanışı:


Bisküvileri iri parçalar halinde kırın. (Bir buzdolabı poşedi içinde merdane ile de ezebilirsiniz.) Süt ve şekeri karıştırıp kısık ateşte karıştırarak pişirin. Bir kaç damla esans döküp altını kapatın.Kakao ve yağ karışımını da ilave ederek tereyağı eriyene kadar ısıtın. Karışımı bisküvilere yedirerek iyice karıştırın. Ceviz parçalarını da ilave edip güzelce harmanlayın. Hamuru bir sterch film üzerine alıp rulo şekli verin. Derin dondurucuda servis edene kadar bekletin... Dilimleyerek ikram edebilirsiniz...


Afiyet olsun


Cemil Meriç’in düşünceye uzanışı: Saint-Simon



cemil meric in dusunceye uzanisi saint simon 1
"On beş gündür kuru ekmek yiyorum. Odamda ateş yok. Kitabımın kopya masraflarını karşılamak için elbiselerimi de sattım. İlim aşkı, insanlığı mutluluğa kavuşturmak, Avrupa’yı buhrandan kurtarmak arzusu beni bu hale düşürdü. Niçin yüzüm kızarsın, eserimi tamlamak için yardım istiyorum…"

Çaresizlik içinde yazılmış bu satırlar fakirlikten boğulan bir mütefekkirin, Saint-Simon’un kalemindendir. Ömrünü adadığı fikirlerini, yazılarını, kitaplarını bastırmak için çabalamış durmuştur. Tıpkı, Türkiye’de bir asır daha yazılmayacağına inandığı bu düşünürü anlatma ihtiyacı hisseden Cemil Meriç’in uğraşları gibi. O da kitabını yayımlayabilmek için benzer sıkıntılar yaşar: Ümit Meriç’ten öğrendiğimize göre kimse kitabı basmak istemez, kendisi bastırmaya niyetlenir, sonra Vedat Günyol talip olur, dili tırpanlar, üslûbu yok eder, epeyi uğraşır velhasıl…

İlham verici bir fikir adamı olan Lütfi Bergen, belki de buradan hareketle bir yazısında Meriç’le Saint-Simon arasındaki bazı benzerliklere değinir. “Sefalet, işsizlik, ilim adamı yalnızlığı…” [1] Bu durum, esasında bu iki önemli düşünürün kaderlerinin ve eserlerinin menfî ve müşterek paydasıdır. Nitekim ümitsizlikten intihar eden ve bir gözünü kaybeden Saint-Simon’un çıkardığı Endüstri Sistemi için Meriç şöyle yazar: “Hep aynı düşmanca sessizlik, hep aynı rezil ilgisizlik…

İlginç birisidir Saint-Simon: Bir Malta şövalyesiyken geleneklere meydan okuyup liberal öğretilere sarılır, asker olur, Amerikan Bağımsızlık Savaşı’na katılır, yaralanır, dönüşte Meksika’da iki okyanusu birleştirecek bir proje hazırlar ama ilgi görmez, 1789′da köylülerden yana devrim safındadır, kontluğundan feragat eder, satın aldığı toprakları köylülere dağıtır, ömrü boyunca aç biilaç yaşar, dergilerini çıkaran liberal finansörlerle sosyalist fikirleri yüzünden arası açılır, sosyolojinin ilmî temellerini atar, fikirleri uğruna karısından ayrılır.

”Bütün velîler gibi tanınmadan yaşadı, küçümsendi ve ölünce ışık oldu…”

İlk sosyolog

Sosyoloji Notları’nda Cemil Meriç’in “Araplarla gelen müsbet ilimlerin kilisenin duvarlarında gedikler açması“na dayandırdığı Fransız Devrimi, Giddens tarafından çağımızın politik dönüşümlerinin bir sembolü olarak kabul edilir. Çünkü Devrim’le beraber toplum baştan aşağı yeniden şekillenmektedir. Batı, feodalizmden kapitalizme ya da gelenekselden moderne doğru bir evrim geçirmektedir.

Tarihte ilk defa olarak “sanayi” vasfıyla tesmiye ettiği bu toplumu, içinde bocaladığı anarşiden kurtarmak ister Saint-Simon. Bunu yaparken, Durkheim’e göre XVIII. asrın filozoflarının hayalî, ütopik sistemleri yerine hakikati inceleyip geleceği sezmeye çalışır, devrimden sonra Fransa’yı hangi sosyal düzenin huzura kavuşturacağını araştırır. Metafizik felsefenin şekilci genellemeleriyle bilimlerin dar uzmanlık alanları arasında yeni bir düşünceye yer açılabileceğini ilk olarak Saint-Simon’un öne sürdüğünü yazar. Umumî kültürle, manevî düzeni tesis etmek, sonra pozitif metodu kullanarak, toplumu doğa bilimlerinin bir nesnesi gibi ele alarak yeniden inşa etmek amacındadır. Böylece madde ilimleriyle insan ilimleri arasında fark kalmayacaktır. Bu yüzden Durkheim’e göre, sosyolojinin kurucusu olarak pozitif sosyoloji yönteminin Comte’a atfedilmesi bir hatadır: “Yeni bir tarihî metod, pozitif felsefe, sosyalizm… Hepsini tek kelimede toplamıştı Saint-Simon: Endüstriyalizm.” O, bu yeni ilme “sosyal fizyoloji” der. Sonra talebesi Comte tarafından adı sosyoloji diye ilan edilir.

Meriç’e göre Saint-Simon Endüstri Devrimi’nin ve sosyalizmin ideologu olmakla beraber sosyolojinin kurucu düşünürleri olan Comte, Durkheim ve Marx’ın da hocasıdır. Bazıları tarafından Saint-Simon’un gerçek devamcıları olarak Proudhon ve Marx anılır yalnız. Onlar Comte’u pek hayrla anmazlar: Birisinin “okudukça midemi bulandıran hayvan“, ikincisinin “ilmine saygım yok” dediği Aguste Comte da hocasını saygıyla anmaz. Saint-Simon için “hiçbir borcum yok o adama, kendisinden hiçbir şey öğrenmedim” diye yazar. Ama bu Meriç’i tatmin etmez. Ona göre, düşünce tarihinde Ödip kompleksinin en şaheser örneği ya da bir Yahuda İskaryot olan Comte, ölünceye kadar aynı vehmin kurbanı olarak kalır: Orijinal değildir, belki üslûp onundur ama fikirler Saint-Simon’undur.

On dokuz yaşında mühendislik okulundan kovulan Comte, ümitsiz ve işsizken sığınır Saint-Simon’a. Önce sekreteridir, sonra yazı arkadaşı olur, üstadın yıllardır tekrar ettiği fikriyatını geliştirir, beraber yeni bir felsefe geliştirmeye gayret ederler, ceza mahkemesinde beraberce müdafaa hazırlarlar. Yolun başındayken yazdığı mektuplarda, “tanıdığım en olgun insan, tutarlı, âlicenap, er geç anlaşılacak bir düşünür” diye metheder hocasını. Sonraları, “hayâsız cambaz, her türlü değerden mahrûm bir şarlatan” diye yazar…

"Tarihin çökmeye mahkûm ettiği müesseseleri yerle bir eden Fransız Devrimi” ve endüstriyle ilgili incelemeler yapan Saint-Simon, çağdaş toplumu endüstriye dayanarak yorumlayan sosyal bir felsefe kurmak amacındaydı. Tüm hedefi, ilmî metod olarak kabul ettiği pozitivizmi sosyal hayata uygulamak ve bu ilme dayanan bir politika kurmaktı.

Meriç, Saint-Simon’u incelerken onun sosyolojinin de çekirdeğini oluşturacak araştırmalarının odağına bakar, ütopik sosyalistlere. Yani en iyimser yaklaşımla, Saint-Simon kadar ütopist olan ve çağdaş Batı düşüncesini belli bir sınıfın belli bir dönemdeki ihtiyaçlarına göre ayıklayan ve aktaran bir fikir adamı olan Marx’tan önceki tüm sosyalistlere…

İlk sosyalist

Saint-Simon da diğer sosyalistler gibi doğuştan gelen hiçbir imtiyazı kabul etmez; endüstriyel eşitliği savunur, herkesi topluma kattığı değer ölçüsünde kıymetlendirir. Marx’tan evvel “mülkiyette değişiklik yapılmadan toplum düzeninde herhangi bir değişiklik yapılamaz” diye yazar. Mülkiyet çalışanların olacaktır ve herkes çalıştığı kadarıyla yetinecektir. Vatandaş kavramını soyut bulur, bunun yerine toplumu üreticilerden müteşekkil görür. Toplum, bal arıları ve eşek arılarından oluşmaktadır ona göre. Çalışan sınıfı ön plana çıkarır ve aylaklar olarak nitelediği toprak sahipleri ve askerleri mülkiyetten mahrûm eder. Rekabetin yerine işbirliğini koyar, tüketimi üretimin emrine verir. Bu sebeple iktisada yeni bir vazife yükler ve fakirleri göz önünde bulundurarak toplumu yeni baştan düzenlemek ister.

Toplumun her yönden yenilenmesi icap etmektedir ona göre. Önceki asrın filozoflarının inançları yıkmaktaki aceleciliği manevî temeli çökertmiş ve toplum darmadağın olmuştur çünkü. Endüstriyalizmin manevî bir arka plana da ihtiyacı vardır. Bu sebeple modern ilimlerle çatışan Hıristiyanlığın çökeceğini söyleyip toplumu etik temelinde yeni bir Hıristiyanlık anlayışına davet eder, hümanist bir panteizmdir bu aslında…

Meriç’e göre, kendi tarihiyle hesaplaşan Batı’nın derslerine kulak verilen iki hocası vardır, Proudhon ve Saint-Simon. Çağımızın gerçek habercisi dediği Saint-Simon’un yaşamı ve düşüncelerine odaklanma sebebiyse, onu bir asrı dolduran düşünce olarak nitelemesidir, çünkü çağımız onunla başlamaktadır. Ona göre, “Saint-Simon’a kadar hiç kimse insanın iktisadî ve sosyal faaliyeti üzerinde böylesine ısrarla durmamış, emeği öylesine yüceltmemiş, aylaklığı yermemiştir.

Ki kendisi de Kırk Ambar’da Saint-Simon’la ilgili bu eseri, devrim sonrası Fransası gibi bir fetret dönemi yaşayan Türkiye’nin alt üst olmuş değerler levhasına bir katkı, bir aydının Batı düşüncesine, düşünceye uzanışı olarak niteler.

Alper Gürkan

twitter.com/gurkanalper

[1] Lütfi Bergen; “Cemil Meriç’in Endüstriyalizmi: Saint Simon”



Monday, February 10, 2014

en yeni gelin şalı ve etol modelleri

Merhabalar degerli web sitesi takipçilerimiz. Yogun istek üzerine sizlere bugün en yeni gelin şalı ve etol modelleri makalesini sunmaya karar verdik.




en yeni gelin sali ve etol modelleri 1

en yeni gelin sali ve etol modelleri 2

en yeni gelin sali ve etol modelleri 3

Önce sakallı ip ile 130 ilmek başlıyoruz...Bu 130 ilmek 38 beden birisi için ideal,daha büyük bedenlerde ise birazcık arttırabilirsiniz ama çok fazla da ilmek arttırırsanız omuzlardan düşer.Mesela 46 beden için 140 ilmek gayet iyi...

130 ilmeği 14 sıra arkalı önlü hesaplarsak 28 sıra,ön yüzü düz ,arka sıra haroşa olacak şekilde örüyoruz...Sakallı ipten sonra kurdele iple örmeye geçiyoruz...Bu ipide 14 sıra yani arkalı önlü 28 sıra haroşa örüyoruz sadece...


İkinci kere sakallı ipe geçiyoruz ve bu sırada 7 ilmek eksiltmemiz gerekiyor...Bunun içinde her 20 sırada bir ilmek keserek örüyoruz ve ikinci sıra sakallı ipimizin ilmek sayısını 123 e düşürmüş oluyoruz...Dengeli kesmezsek çirkin görünecektir...14 sıra daha sakallı ipi ördükten sonra tekrar kurdele ipe geçiyoruz ve ondan da 14 sıra örüyoruz...

Üçüncü sıra sakallı ipimize geçtiğimizde yeniden 7 ilmek eksiltmemiz gerekiyor ve yine 20 sırada bir eksilterek sıramızı 116 ilmeğe düşürüyoruz...Tekrar kurdele ip ile 14 sıra örüyoruz...

Dördüncü ve son sıra sakallı ipimize geçtiğimizde tekrar 7 ilmek eşit aralıklarla azaltıyoruz ve bu sırada ilmek sayısını 110 a düşürüyoruz...130 ilmek ile başladığımız yer aşağıda kalacak,110 ilmek kalan kısım ise omuz kısmı olacak...

Örme işlemimiz bitince örgümüz şu şekilde olacaktır.

en yeni gelin sali ve etol modelleri 4

Bundan sonraki aşamada ise yorgan iğnemize sakallı ipten geçirerek dantelli kısımlar arada kalacak şekilde ve sakallı iple örülmüş kısımları yanyana getirerek dikiyoruz ve büzüyoruz...Çok fazla da büzmüyoruz ve iki tarafıda eşit olmasını sağlıyoruz...Bu kısmı sizin becerinize kalmış...Ondan sonrada bir broş geçiriyoruz be üzerimize alıyoruz...

en yeni gelin sali ve etol modelleri 5



Ilgilenebileceginiz diger yazilar : açıklmalı şal modelleri

Sunday, February 9, 2014

dantel takke örnekleri

Merhabalar sevgili web sitesi okurlarimiz. Yogun talep üzerine sizlere bugün dantel takke örnekleri yazisini yayinlamaya karar verdik.

dantel namaz takkesi yeğenimin kafasında ne hoş duruyor değilmi. :) :) biraz büyük ama işte .namaz takkesi örneği arayanlara tavsiye niteliğinde yayınlıyorum.


dantel takke ornekleri 1


dantel takke ornekleri 2


DANTEL NAMAZ TAKKESİ



Onerimiz ilginc siteler : namaz takke modeller erkek

Saturday, February 8, 2014

İsis Misterleri



Bu misterler doğanın güçlerinin değişiminin ve kendini yenilemesinin öğretimini temel konu olarak alır.[2] Mısır'da Osiris'in yolu denilince bu dinin ya da öğretinin egzoterik kısmi İsis misterleri veya Horus yolu denilince de ezoterik kısmı anlaşılıyordu.[14]

İsis Misterleri, öğretim aşamaları bakımından yedi dereceye ayrılmıştır. Bu derecelerin isimleri ve özet olarak kapsamları şöyledir.

1 - PASTOFOR: Doğal ve Fiziksel Bilimler

2 - NEOTOR: Geometri ve Mimari Bilgiler

3 - MELANOFOR: Osiris Misterleri ve hiyeroglif bilgisi

4- KİSTOFOR: Sosyal Bilimler ve Hukuk

5- BALAHAT: Kimya

6 -ASTRONOM: Astronomi ve Matematik

7 - PROFETA: Felsefe.[2]

İsis misterleri inisiyasyonunda kullanılan Ankh sembolüne birçok Mısır ilahının elinde rastlanmakla birlikte, en çok İsis'in elinde rastlanır. Bu sembole “kulplu haç” (crux ansata) da denilmektedir. Sembolün dairenin altında kalan, Tau adıyla bilinen “T “ kısmı Maya, İnka, Hindu, Çin ve Kalde yazıtlarında rastlanan, birçok alfabede kullanılan bir harftir.[15]



videodrome #162



Blog Aralık ayı başından beri nadasta. Biraz bıkkınlık, ama bıkkınlıktan daha çok mesleki yoğunluktan dolayı önceliklerim listesinde gerilere atmak durumunda kaldım bu mecrayı. Henüz yoğunluğum geçmese de bıkkınlığım geçti sayılır. 2014 senesinde hala oturup bloglardan müzik yazısı okuyan kaldı mı bilmem ama pek yakında yine eski haline dönüştürmeyi umut ediyorum burayı. Yazamayıp da kenara not ettiğim dinlemesi elzem birkaç albümle kolları sıvayacağım. Bu video seçkisi bir başlangıç olsun. 






King Krule - A Lizard State 






Yerçekimine meydan okuyan Hitchcocklu bir röntgencilik videosu, saksafonlu bir "rok" şarkısı. Kimse beni bu adamın benden yaşça daha büyük olmadığına inandıramaz.


 


Angel Olsen - Forgiven/Forgotten 






Angel Olsen bir önceki uzunçaları 'Half Way Home'da akustik gitarı eline alıp yüreğimize olta iğnesi saplamıştı. Henüz tamamını dinleyemedim ama yeni albüm 'Burn Your Fire For No Witness'tan bu tadımlıkta gitarları iki dakika boyunca fişe takmış. Sarılışlar, yürüyüşler, bisiklet gezileri, fayansların soğuk yüzeyi.


 


Nadine Shah - To Be A Young Man 






Pakistan ve Norveç kökenli genç İngiliz şarkıcı/şarkı yazarını zorla birilerine benzetip değerini azaltmak istemem ama çıplak/sert gitar riffleri ve nüanslı vokaliyle PJ Harvey-gillerden olduğunu söylemek ayıp olmaz. İki EP sonrasında gelen ilk uzunçalar 'Love Your Dum And Mad' geçtiğimiz senenin akılda kalan "ilk albüm"lerindendi. Çekirgenin epey zıpladığı asit kafalı bir pub ortamı, böceklerden hazzetmeyenler izlemesin.


 


Mutual Benefit - Advanced Falconry 






Jordan Lee'nin değişken bir ekiple yürüttüğü yarı-kişisel bir proje Mutual Benefit. İlk uzunçalar 'Love's Crushing Diamond' bandcamp'ten yayınlanmasına rağmen incelikli orkestral ve akustik nefasetleriyle kallavi müzik neşriyatlarının radarına girmeyi başardı. İşlerin ters gittiği bir aile fotoğrafının ağır çekim öyküsü.


 


Wooden Shjips - Everybody Knows 






'Back To Land', San Francisco menşeli psych-rock grubu Wooden Shjips'in işin psych tarafını biraz geriye ittiği, su gibi akan bir albüm. Arkadaki gitar gürültüsü yanıltmasın, bu şarkı da doğasında epey uysal ve asude aslında. Videoda ormanda sislerin arasında ayin düzenleyen ya da atlara fısıldayan maskeli kadınlar mevcut. Ne de olsa orman bedava.


 


Cass McCombs - Big Wheel 






Neye imza atsa evi arabayı satıp bütün parayı yatıracak kadar itimat duyduğum adamlardan Cass McCombs geçtiğimiz sene yine kendi meşrebince enfes bir uzunçalar yayınlamıştı. Albüme ismini veren şarkının sübliminalimsi videosunu üzerinden kelimelerin aktığı ve filtrelerden geçirilmiş birbirinden bağımsız görüntülerden kotarmışlar. Albümden başka bir video daha var, Cass McCombs'un hayatının sonbaharında onore ettiği geçmişin ünlü oyuncusu Karen Black'in söylediği 'Brighter!'.


 


Mick Turner - The Bird Catcher 






Avustralyalı gitarist ve ressam Mick Turner'ı üyesi olduğu birçok grup ve özellikle Dirty Three'den tanısak da kendisi solo olarak da epey aktif ve Drag City'den yayınlanan yeni albüm 'Don't Tell The Driver' halihazırda güçlü bir külliyata daha da ağırlık katıyor. Geçtiğimiz sene kaybettiğimiz Karen Black'i bu videoda da loş bir evin içinde görüyoruz.


 


Linda Perhacs - Freely 






40 küsür sene önce yayınladığı tek albüm 'Paralellograms' ile Julia Holter gibi günümüzün kadın ozanlarını etkileyen Linda Perhacs artık zamanı geldi diyerek genç kuşaktan isimlerin de katkıda bulunduğu 'The Soul Of All Natural Things' isimli yeni bir albüm yayınladı. Şarkının pastoral tınısına uygun bir şekilde tabiat görüntüleriyle bezeli bir video uygun görülmüş.


 


Kevin Morby - Miles, Miles, Miles 






Woods ve The Babies gibi Brooklyn menşeli bilindik iki indie rok grubunun üyesi olan Kevin Morby, kendine biraz zaman ayırıp gürültüyü biraz kıstı ve 'Harlem River' isimli bir folk rock albümü yayınladı. Gösterişsiz ama sıkı bir şarkının geçtiğimiz ay çekilen bir canlı performans videosu.


 


Zachary Cale - Hold Fast 






35 yaşında bir müzisyen Zachary Cale. ABD'nin folk, country ve blues mirasından yola çıktığı ve iğneyle kuyu kazarak inşa ettiği müzikal macerası büyük isimlerle birlikte sahne tozu tozu yuta yuta ilerliyor ve Cale yeni albümü 'Blue Rider' ile hak ettiği bilinirliğe yavaş yavaş ulaşıyor. Bu da bir canlı performans videosu.


 


Friday, February 7, 2014

BERE VE BEN :)



bere ve ben 1



bere ve ben 2



bere ve ben 3



bere ve ben 4



bere ve ben 5


Toplam 5 (beş) bere sahibine ulaşmak üzere bugün kargoya verildi.










Uzun zamandır blogumla ilgilenemiyorum. Örmeye devam ediyorum. Bol bol bere örüyorum siparişler olunca da bloguma pek vakit ayıramıyorum 2-3 model açıklaması hazır en yakın zamanda ekleyeceğim. Yüreğinizden sevgi hiç eksik kalmasın şimdilik hoşçakalın.....


SARI MELEKLER YİNE GALİP !!!







İlk devrenin son maçında Fenerbahçe ezeli rakibi Eczacıbaşı Vitra’yı Burhan Felek’te 3-2 mağlup etti. Sarı Meleklerimiz bu galibiyetle ligin ilk devresinde oynadığı 11 maçın 10’undan galip ayrılırken sadece Vakıfbank’a yenildi ve puanını 29’a çıkartarak 2. Sırada ki yerini korudu.






sari melekler yine galip 1










Eczacıbaşı Vitra Fenerbahçe karşısına Hanke – Poljak – Büşra – Esra – Senna – Neslihan ve Libero Gülden ilk 6’sıyla çıktı .






sari melekler yine galip 2










Fenerbahçe ise Elif – Eda – Gökçen – Garay – Kim – Aneta ve Libero Merve ilk 6’sıyla sahada yerini aldı.






sari melekler yine galip 3










 Eczacıbaşı Vitra’nın son haftalarda bize karşı tüm takımların Liberomuz Merve’ye servis atma taktiğinin aksine Kim’e servis atmaları maça girmemizi zorlaştırsa da Kim’in takımımızda bu maçla en çok forma giyen Yabancı Oyuncu ben oldum ,ben efsaneyim dercesine ne hücumda ne blokta ne de serviste konsantrasyonunu kaybetmeden 24 hücum ( % 45 ile hücum etti )  2 blok sayısı olmak üzere toplam 26 sayıyla günün en iyilerindendi.






sari melekler yine galip 4










Kim’den sonra skora en çok katkıda bulunan oyuncumuz 18 hücum 2 servis 1 blok sayısı olmak üzere toplam 21 sayı ( % 39 ile hücum etti )  ile Aneta oldu öyle zor anlarda öyle zor topları öldürdü ki aslında neler yapabileceğinin fazla fazla kanıtıydı.














Hem Kim hem Aneta telafi edilebilir hücum hataları yapsalar da ikisinin birden toplam 10 hatayla oynamaları kaybedilen setlerinde açıklamasaydı. Blokta bile bu kadar kalmadan basit hatalar yapmalarını ben ikisine de yakıştıramıyorum ve  maçı izlerken çileden çıkıyorum.






Brezilya’lı yıldızımız Garay’a gelirsek dünden beri bir çok yerde yazılanın aksine evet hücumda beklenen düzeyde değildi ( % 28 ile hücum etti ) belki bu kötü hücum performansı 2’li hücum turunda iken tıkanmamıza sebep oldu ama defansıyla servisleriyle yaptığı katkı muazzamdı.






Bu nokta da Elif dün başarılı bir oyun sergilese de evet parmakları çok kuvvetli iyi manşete karşı oyun kurgusu gerçekten iyi ki haftalardır harika (maşallah diyelim) bir performans sergilerken ilk setin ancak 15.sayısına yaklaşırken Kim’i hücumda topla buluşturması bazen üst üste Aneta’ya ya da Kim’e pasları yığması Garay’ın formsuz olması ile açıklanırken Eda’nın 7 Blokla Gökçenin 4 Blokla yıldızlaştığı bir günde biraz daha fazla onları kullansa gerçekten Elif için harika bir performans olurdu belki bu nokta da tüm suçu Elifte de aramamak lazım.






 Koçumuzun tüm gözü Elifte her molada en çok Elif’le konuşuyor belki de o istemiştir bu taktiği. Bu arada bloklar demişken Eda’nın geri döndüm ben heyttt diye ortalığı kavurup 7 blok yaptığı bir maçta toplam 18 blokla harikalar yarattık ki rakibimizin sadece “9” blok yaptığını düşünürsek gerçekten çok iyi bir performans.






sari melekler yine galip 5














 Bloktan seken toplar hücuma karşı yapılan defanslar dün her yerde Merve vardı ah keşke Merve biraz servise karşı manşetini düzeltse harika olurdu ha dün Kim’in tüm sayılarını Gülden üzerinden aldığını düşünürsek servise karşı iyi olmak mı önemli hücuma karşı defansta mı iyi olmak ince bir çizgi. Ayrıca takım oyunu denen şeyi nihayet ortaya koymak defansta Eda’nın Aneta’nın Elif’in etkin olması oh be nihayet takım oyunu sergilemeyi de başardık. Oyuncuların isteği arzusunu her hareketlerinden görmek ve oyuna yansıması hatta artık skorada yansıması gerçekten güzel. Ve oyuncuların kötü oynadığında kendini suçlamaları önce Aneta ağladı maç sonrası dünde Garay hatta Garay sevinmeye bile gitmedi benche gidip ağladı. Biz alışık değiliz böyle şeylere garipsiyoruz kızlar J






sari melekler yine galip 6






sari melekler yine galip 7


















      Geçen sene kötü bir kurgu üzerine birde yaşanan aksilikler kazalar sakatlıklardan sonra bu takımı izlemek yeniden keyif vermeye başladı ya 3-2’lik bir galibiyeti beğenmez olduk ya şükürler olsun diyorum en azından menajerimiz çıkıp hedef maçımız değildi deme gafletinde bulunacak durumda değiliz lig 2.liği için sağlam adımlar attık artık hedefimiz play-offlar da final oynamak ve hatta belki 2. Yarıda ki performansımıza göre şampiyonluk neden olmasın?






Herkese Sevgiler & Saygılar 


İrem ESEN 










Monday, February 3, 2014

Mavi Yeşil Dergisi 15.Yılında




mavi yesil dergisi 15 yilinda 1




Mavi Yeşil dergisi, 2014 yılının ilk günlerinde çıkan 85. sayısıyla 15. yılına başlıyor; bunu edebiyat dergiciliğinde önemli bir gösterge saymalıyız.




2000 yılının başından bu yana iki ayda bir çıkan hiç sayısı aksamadan yayımlanan Mavi Yeşil, on beşinci yılının başlangıcı olan 85. sayısında zengin bir içerikle okur karşısına çıkıyor.


 


Bu sayıda, gazetelerin “kitap eki” editörleriyle görüşülerek hazırlanan mütevazı dosya, kitap okurlarının olduğu kadar yayın dünyasının da ilgisini çekecek özellikte. Bu sayıda “Cevat Çapan” şiiri hakkında Sezgin Taş yazdı. Fırat Caner, şiirleri yanında “metinler” dizisini de sürdürüyor. Hasan Öztürk, doğumunun yüzüncü yılında “Albert Camus”yü hatırlattı. Nurullah Ulutaş, eski bir roman için yeni bir yazı yazarken Sinan Şanlıtürk de ilginç bir romandan sinemaya aktarılan bir filmi değerlendirdi. Bu sayının öyküsünü Yunus Bektaşoğlu yazdı. Azita Ghahreman, Yeşim Ağaoğlu, Fırat Caner, Erkan Karakiraz, Yavuz Demirci, Ferda Balkaya Çetin, Ömer Eski, Ümit Aydın, Büşra Dilara Karaca, Serkan Demir, Eşref Yener, Deniz Dağdelen Düzgün ve Tan Doğan, bu sayıda şiirleriyle çıktı okur karşısına.


 


85. Sayının İçindekiler


 


Sanatın Duyum Yaratması ve Cevat Çapan / Sezgin Taş… 2

Bir Kadın Geldi Beni Giymeye / Azita Ghahreman… 6

Beş Metin / Fırat Caner… 7

Harcı Âlem / Yeşim Ağaoğlu… 10

Albert Camus’nün Yüzyılı / Hasan Öztürk… 11

Sûr / Fırat Caner… 13

A Clockwork Orange / Sinan Şanlıtürk… 14

Meğer / Erkan Karakiraz… 17

K/adının G/özleri ve /Derin/ / Yavuz Demirci… 17

Söyleşi: Gazetelerin Kitap Ekleri… 19

Esaretin Aşka Dönüşen Hikâyesi / Nurullah Ulutaş… 23

La / Ferda Balkaya Çetin… 26

Sana Getireceğim / Ömer Eski… 26

Terkettiğimiz Temmuzlar Mezarlığı / Ümit Aydın… 27

Yara Terbiyecisi / Yunus Bektaşoğlu… 28

Ora / Büşra Dilara Karaca… 29

Susmayan Çığlık / Serkan Demir… 30

Durum Şiiri / Eşref Yener… 31

Düş Kırıldı İçimde Sen Kaldın / Deniz Dağdelen Düzgün… 31

El Ele / Tan Doğan… 32



 


bilgi@maviyesildergisi.com



Sunday, February 2, 2014